Nilüfer Masaj Salonu

Nilüfer Masaj Salonu

Nilüfer Masaj Salonu O iktidarında azca süreye çok şey sığdıran Demirken, dar gelirlileri yine unutuverince, 1982 erken seçimlerinde zafer Ekelvin’in olmuştu. Talayman Bey o hafta 20 yıl kadar uzun bir süre, inatla sürdürdüğü Azamet Partisi Başkanlığı’m bırakmış, bir süre köşesine çekilmiş, sonra da eski bir arkadaşının ısrarlı önerilerine dayanamayarak tv dünyasına şaşaalı bir giriş yapmıştı. O dehemmiyet aldığı söylenen 15 milyon TL’lik geçirme ücreti diklen dile dolaşmış, “züğürdün çenesi” epey yorulmuştu.

Selim televizyon ekranında, bilge, babacan tavırlarıyla muzip, tahrik dolu bakış. Ve sözcükleri ustalıkla birbirine bağlayan bu ilginç adamı yine şaşkınlıklar içinde izliyordu. Seneler önce, onun artık Nihan Terim gibi emekli bir siyasetçi olarak. Köşesine çekileceğini zannettiğini ve sonrasında da ne denli şaşırdığını kendi kendine itiraf etti. Demirken o günlerden sonrasında hızla yükselen ve bir anlamda kendi yarattığı medyatik dünyanın starlığına beklenilmedik şekilde soyunmuş, ülkenin en çok ilgi çeken programlarına üst üste imza atmaya başlamıştı.

Nilüfer Masaj Salonu

Nilüfer Masaj Salonu Selim ve babası Ekelvinci oldukları için Demirken’in politik sonu onlara hiç de üzücü gelmem’işti. Yine de adamın medyatik hırsı ona şaşkınlık veriyordu. Haranoğullannın Mega Medya holdingi kendisine ciddi ortaklaşa iş da önermiş. Ama kendisi küçük bir hisseyle yetinip olayın vitrininde kalmayı tercih etmişti. Halbuki o da “Sabık başbakan Altan Sendeles” şeklinde, 1960 devriminde tasfiye edildikten sonra yıllarca banka idare meclisi üyeliği yapmış olup Dünya’ya küserek, son nefesine kadar ağzını açmadan evden işe, işten eve gidip geleceği “rahat” bir hayat sürebilirdi.

Ama o, aynen siyasetin içine ilk girdiği yıllardaki kaynayan ortamı seçmiş ve tüm Dünya’yla güreşerek, orada da ekranın zirvesine çıkmıştı. “Bir insan nasıl el attığı her işte bu kadar başarılı olur” diye kendi kendine sordu Selim. Demirken, siyasette zamanında hızla yükselip Başbakan bile olduktan sonrasında ilerleyen yaşına karşın televizyona geçiş yapıp, orada da ortalığın tozunu attırmıştı. Uluslararası Dünya Televizyoncular Birliği’nin 1995’te ve 1999’da kendisini “Dünya’da senenin Talk-Showcusu” seçmesi işin tuzu biberiydi. Programları seksen beş ülkede reyting rekorları kırıyordu.