Nilüfer Evde Masaj Hizmeti Ebru
Nilüfer Evde Masaj
Nilüfer Evde Masaj Kaplumbağanın kafasını çıkartmaya benziyor birazcık bu…» «O iyi mi oluyor?» diye sordu Dill. «Altına kibrit tutarsın.» Radley’lerin evini ateşe verecekse onu Atticus’a gammazlayacağımı söyledim. Dill kaplumbağanın altına kibrit tutmanın iğrenç bir iş olduğunu söylemiş oldu. Jem homurdandı. «İğrenç değil, yalnızca hayvanı kandırmak gibi birşeydir bu; tümüyle ateşe vermek başka, o başka.» «Kibritin canını yakmayacağını nereden biliyorsun?» «Kaplumbağalar duymaz, aptal!» dedi Jem. «Sen hiç kaplumbağa oldun mu, ha?» «Saçmalama Dill! Bırak düşüneyim… Evi taşa tutabiliriz doğal…» Jem öylesine uzun uzun düşündü ki Dill azca da olsa yumuşadı. «Sana ödlek demeyeceğim. Gri Hayaiet’i de veririm. Git evin duvarına dokun yeter.» Jem’in yüzü aydınlandı. «Eve dokun… Hepsi bu mu?» Dill başını salladı. «Hepsinin bu olduğundan eminsin değil mi? Dönüp geldiğimde başka numara çıkarma!» «Tamam…
Nilüfer Evde Masaj
Hepsi bu. Seni bahçede görünce belki de dışarı çıkacaktır. Scout’la ben üstüne atlar, ona ziyanımız dokunmayacağını anlatıncaya dek yerde meblağız.» Köşeyi bırakıp, Radley’lerin evinin önünden giden yan yola girdik ve kapıda durduk. «E… Haydi» dedi Dill. «Scout’la ben arkadayız.» «Gidiyorum. İteklemeyin.» Bahçenin köşesine yürüdü. Geriye döndü. Iyi mi girebileceğini saptamak için araziyi denetliyordu sanki. Kafasını kaşıyor, kaşlarını çatıyordu. O vakit onunla alay ettim. Jem kapıyı açtı. Evin duvarına bir koşuda vardı, sobeledi ve yanımızdan geçip gitti. Ardına dönerek bakmamıştı bile. Dill ve ben peşinden fırladık. Verandamızın güvencesinde nefes soluğa durduk, bitkin argın arkamıza baktık. Eski ev öylece duruyordu. Yamuk ve hastalıklıydı. Bakarken panjurlardan biri oynadı şeklinde geldi bize! Minnacık, belli belirsiz bir kıpırdı… Sonrasında ev yine o eski sessizliğine gömüldü. İKİNCİ BÖLÜM Dill Eylül’de Meridian’a dönmek üzere bizlerden ayrıldı. Beş otobüsüne bindirdik. Haftaya okulun açılmakta olduğu kafama dank edene değin çok üzüntü çektim. Yaşamım boyunca hiçbir şeyi böylesine iple çekmemiştim. Kışın saatlerce ağaç tepelerinden okul bahçesine bakar, Jem’in bana verdiği dürbünle okullu çocukları gözler oyunlarını öğrenirdim. Körebenin karmaşası içinde Jem’in kırmızı ceketini bulur ve onun küçücük zaferlerine, üzüntülerine ortak olurdum. Onlara katılmaya can atıyordum.
Son yorumlar