Nilüfer Mutlu Son
Nilüfer Mutlu Son
” Gözlerini yumdu, ellerini kenetledi ve tam olarak ne söylemek istediğine karar vermeye çalıştı. “Senin umurunda değilse de fark etmez, ” dedi nihayet. Nilüfer Mutlu Son “ama benim bilmiyorum gerekiyor.” “lanet olsun, ne demek oluyor bu?” Turner, parmaklarını öfkeyle saçlarına götürdü. Nilüfer Mutlu Son“Günün her dakikası sana tapındığımı söylüyorum.” “Bana tapındığını söylemiyorsun. Evliliğimize tapındığını söylüyorsun.” “Ne farkı var ki?” dedi Turner. “belki de sen, yalnız evli olduğun için mutlusun.”
“Leticia’dan sonra mı?” dedi Turner öfkeyle. “Üzgünüm, ” dedi Miranda, hakkaten de üzülmüştü. Fakat sadece Leticia mevzusunda. Diğer mevzularda değil. “Aralarında fark var, ” dedi alçak bir sesle. “hem de büyük bir fark. Sadece sana kendini nasıl hissettirdiğimi değil, beni sevdiğini de bilmek istiyorum.” Turner ellerini pencerenin pervazına koydu ve tüm ağırlığıyla yaslanarak pencereden dışarıya baktı. Miranda yalnız onun sırtını görebiliyordu fakat o mevzuşurken ne dediğini açıkça duyabiliyordu, “niçin söz ettiğini bilmiyorum.” “Bilmek istemiyorsun, ” diye patladı Miranda. “Bunu düşünmekten korkuyorsun. Sen – ” Turner fırtına benzer biçimde arkasına döndü ve o ana kadar hiç görülmemiş sertlikte bir bakışla Miranda’yı susturdu. Miranda’ya doğru yürüdü, hareketleri yavaştı ve öfke kaynıyordu. “Ben ceberrüt bir koca değilim fakat kendime korkak dedirtecek
Nilüfer Mutlu Son
kadar da yumuşak başlı değilim. Sözlerini seçerken dikkatli ol.” “Sen de davranışlarında daha dikkatli olabilirsin, ” diye karşılık verdi Miranda, Nilüfer Mutlu Son Turner’ın baskın tonu adeta omurgasını tırmıklıyordu. “Ben ufak bir ahmak değilim, ” – doğru kelimeleri bulmaya çalışırken Miranda’nın tüm bedeni titriyordu – “Bana beyinsizin biriymişim gibi davranamazsın.” “Tanrı aşkına, Miranda. Sana ne vakit bu şekilde davrandım? Ne zaman? So şekilde bana, meraktan çatlatma beni.” Miranda’nın nutku tutuldu. En nihayetinde mevzuştu, “Bana tepeden bakan tonlarla mevzuşulmasından hoşlanmıyorum, Turner.” “Öyleyse kışkırtma beni.” “Seni kışkırtmayayım mı?” diye patladı Miranda kuşku dolu sesiyle ve Turner’a yaklaştı, “asıl sen beni kışkırtma!” “Ben aslabir şey yapmadım Miranda. Ben, daha bir dakika önce katıksız bir mutluluğumuz bulunduğunu düşünürken sen bir hışımla üstüme geldin, Tanrı bilir beni hangi korkunç cürümle suçlayarak ve – ” Turner, Miranda’nın çileden çıkmış parmaklarının pazılarına battığını hissedince sustu. “
Son yorumlar